İstanbul Barosu için Lütfi Fikri modeli mi Yusuf Kemal Tengirşenk modeli mi

“`html

İstanbul Barosu Tarihinde İki Önemli İsim: Yusuf Kemal Tengirşenk ve Lütfi Fikri

Yusuf Kemal Tengirşenk ve Lütfi Fikri, İstanbul Barosu’nun başkanlıklarını üstlenmiş önemli figürlerdir. Tengirşenk, 1908-1909 yıllarında, Lütfi Fikri ise 1920-1925 döneminde baro başkanlığı yapmıştır. Her iki lider de, Abdülhamit’in zorba yönetimi, II. Meşrutiyet süreci, Balkan Savaşları ve I. Dünya Savaşı’nın ardından çöken Osmanlı İmparatorluğu’nun tanıkları olarak tarih sahnesinde yer aldı.

Yusuf Kemal Tengirşenk’in Mücadelesi

İlk olarak, Yusuf Kemal Tengirşenk ile başlayalım. Kuleli Askeri Lisesi’nden Askeri Tıbbiye’ye geçiş yapan Tengirşenk, Abdülhamit’in zorbalığına karşı Mektepliler Cemiyeti’nde yer alması sonucu ihraç edilmiştir. Ardından memleketi Kastamonu’da birkaç yıl geçirmiştir. 1901 yılında katıldığı Darülfünun Hukuk Mektebi’nden 1905’te başarı ile mezun olduktan sonra, II. Meşrutiyet’in ardından serbest avukatlık yapmaya başlamıştır. O, batı emperyalizminin etkili olduğu bir dönemde ülkesinin kurtuluşu ve demokratikleşmesi için savaşan cesur bir aydın olarak tanınmıştır. 1908’de İstanbul Barosu başkanlığına seçilmiş, hemen ardından Kastamonu Mebusu olarak Osmanlı Parlamentosu’na katılmıştır.

Yusuf Kemal Tengirşenk
Yusuf Kemal Tengirşenk

Lütfi Fikri’nin Siyasi Yolu

Tengirşenk’in ardından Lütfi Fikri’yi tanıyalım. 1890’da Mekteb-i Mülkiye’yi bitiren Lütfi Fikri, eğitimine Paris Hukuk Fakültesi’nde devam etmiştir. Yurda döndükten sonra farklı idari görevlerde bulunmuş, Tortum Kaymakamı iken 1901’de Rusya’ya sığınmıştır. Daha sonra Avrupa’ya geçmeye karar vermiş, sonrasında Mısır’a yerleşmiştir. II. Meşrutiyet’in ilanından sonra İstanbul’a geri dönmüş, Dersim Milletvekili olarak Meclis-i Mebusan’da görev almıştır. Lütfi Fikri, Hürriyet ve İtilaf Partisi’nin kuruluşunda önemli bir rol oynamış ve 1912 yılında yapılan ilk kongrede çalışma raporunu sunmuştur. 1915’te yeniden Avrupa’ya gitmiş, ardından İstanbul’a dönerek 1920-1925 döneminde baro başkanlığı yapmıştır.

Lütfi Fikri
Lütfi Fikri

Ankara’ya Geçiş ve Milli Mücadele

Yusuf Kemal Tengirşenk, 1909 yılında milletvekilliğinden ayrılarak Paris’te hukuk doktorası yapma fırsatını değerlendirdi. Ülkesine döndükten sonra Adliye Nezareti Müsteşarı olarak görev yaptı. Mütareke döneminde İstanbul’un işgali sonrası istifa eden Tengirşenk, Kastamonu milletvekili olarak Osmanlı Meclisi’nde Milli Yemin Komisyonu’na katkıda bulunmuştur. 16 Mart 1920’de İngilizlerce tutuklanan milletvekillerinin ardından, Mustafa Kemal Paşa’nın çağrısını dikkate alıp Ankara’ya gitmiştir.

Müdafaayı Hukukçu olarak bilinen Tengirşenk, 23 Nisan 1920’de TBMM’nin etkili milletvekillerinden biri oldu. Aynı zamanda, Moskova Antlaşması’nın imzacısı dışişleri bakanı olarak görev yaptı. Kurtuluş Savaşı yıllarında özgürlük ve bağımsızlık mücadelesinin öncülerinden biri olan Tengirşenk, Türkiye’nin siyasi dönüşüm sürecinde önemli bir rol üstlenmiştir.

Saltanat ve Hilafet Üzerine Tartışmalar

15 Haziran 1920’de İstanbul Divan-ı Harbi tarafından idam kararı verilen Yusuf Kemal Tengirşenk, bu sırada Lütfi Fikri’nin baro başkanı olduğunu unutmayalım. Tengirşenk, vatansever bir hukukçu olarak milli mücadelede aktif rol almışken, Lütfi Fikri’nin yaklaşımı bu dönemde daha pasif görünmüştür. Fikri, saltanatın kaldırılmasını aşırı yanlış bulurken, hilafeti Osmanoğulları’nın doğal bir hakkı olarak değerlendirmiştir. Bu süreçte, İstanbul ve Ankara arasında bir gerilim yaşanmıştır.

Cumhuriyet Dönemine Geçişteki Önemli Mektuplar

Cumhuriyet’in ilanı sonrası, Lütfi Fikri’nin Halife Abdülmecit’e yazdığı mektup dikkat çekicidir. Mektubunda hilafet ve saltanat kurumlarını savunarak cumhuriyete karşı çıkmıştır. Bunun yanı sıra, Londra’da yaşayan bazı Müslüman liderlerin göndermiş olduğu mektupların da bu dönemde önemli bir rol oynadığını görmekteyiz.

Hilafet Tartışmaları

101 Yıl Sonraki Durum

Lütfi Fikri’nin 1923’teki mektubu ve Hint Müslümanları tarafından gönderilen mektupların benzerliği günümüzde tartışma konusu olmuştur. Paris Hukuk Fakültesi’nde eğitim almış olan Fikri’nin Cumhuriyet yerine Hilafeti tercih etmesi, düşündürücüdür. Bugün, bu geçmişin yeniden değerlendirilmesi gerektiği aşikârdır. İstanbul Barosu’nun geleceği, Lütfi Fikri ve Yusuf Kemal Tengirşenk arasında bir seçim yapmayı gerektirmektedir.

Av. Hüseyin Özbek

“`

Related Posts

Fidan’dan BM’de Filistin Çağrısı

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, BM’de İsrail’e ateşkes ve insani yardım için acil çağrıda bulundu.

Zeydan Karalar: Bizi ölüm ayıramadı, siyaset mi ayıracak?

Tutuklu Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar mesaj paylaştı.

Kocasını bıçakladı ifadesinin ardından serbest bırakıldı

Aydın’da düştüğünü söylediği eşi G.A.’yı tartışma sırasında bıçakla yaraladığı ortaya çıkan ve gözaltına alınan A.A. isimli kadın, ifadesinin ardından serbest bırakıldı.

CHP’li Tanal Adıyaman halkıyla ayaklarına kelepçe bağladı: ‘Tutdere’nin evde ne işi var?’

CHP Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal, ev hapsi cezasına çarptırılan ve görevden uzaklaştırılan Adıyaman Belediye Başkanı Abdurrahman Tutdere için Adıyaman halkıyla ayaklarına kelepçe bağladı. Tanal, vatandaşlarla beraber, “Tutdere’nin evde ne işi var?” diye seslendi.

Liseye veda gecesi kâbusa döndü

Hamburg’un Bramfeld semtinde bir Shisha bar önünde çıkan silahlı kavga, lise mezuniyet partisini kâbusa çevirdi. Gece 01.00 sıralarında yaşanan olayda, birkaç kişi arasında çıkan tartışma kısa sürede silahların konuştuğu bir çatışmaya dönüştü. O …

Camide uyuşturucu içerken uyaran müezzini bıçakladı; olay anı kamerada

Mersin’de cami avlusunda uyuşturucu kullandığı için kendisini uyaran din görevlisini bacağından bıçaklayarak yaralayan şüpheli gözaltına alındı. Olay anı kameralara yansıdı.